The Menu

Ben filmi bayağı beğenerek izledim. Bunda beklentimin çok fazla olmaması da etkili oldu ancak film beni olumlu yönde şaşırttı. Bu kadar beğeneceğimi düşünmemiştim. Benim gördüğüm kadarıyla bize bir menü üzerinden fazla şey anlatıldı. Toplum eleştirisi vardı filmde. Bunu farklı ve çok güzel bir şekilde yapmışlar fikrimce. Hepimiz aslında hayatımızı, bir şefin menüsündeki en gözde ve vurucu yemeği gibi özenle ve birçok zorlukla bir araya getiriyoruz. Ve menümüzü tadan insalar ise bu menünün yolculuğundan bihaber şekilde yorumluyorlar. O masalarda oturup menüyü sorgulayanlar, hayatımıza etkisi müdahalesi olan insanlarla eş değerdeler. Ortada bir menü var, şef var, müşteriler var. Peki herkes kendine düşen görevi layıkıyla yerine getirdi mi ya da getiriyor mu? Eleştirme hakkını bulanlar yani menüyü beğenmeyenlerin buna hakkı var mı? O koltuklara oturmak için neler yaptı ya da yapmadılar? Menüyü eleştirme hakkına sahipler mi?

Filmdeki Şefin kurduğu cümle ( ” Asla doyuma ulaşmayacak insanları doyurmaya çalışma gafletine düştüm. “) çok hoşuma gitti. Aslında bizler de öyle yapmıyor muyuz? Bir şef olarak menümüzü daha üstdeki ve daha üstün gördüğümüz insanlara beğendirmek için kusursuzlaştırmaya çalışıyoruz. Ve bunu yaparken aslında sistemde üstte olmasına rağmen bizden hiç bir farkı olmayan hatta çoğu zaman eksiği olan insanları tanıdıkça yaptığımızın ne kadar değersiz olduğunu anlayıp biz de onlar gibi olmaya başlıyoruz. Tıpkı filmdeki bir zamanlar olduğu kişiyi tanıyan şefin, neyin yanlış neyin doğru olduğu ya da neyi yapıp yapmaması gerektiğini bildiği halinden ( çizburgercideki zamanları) çalışanlara tıpkı ona davranıldığı gibi davranmaya başladığı ( yardımcı şefleri düşünün) haline evrilişi gibi. Sistemdeki basamakları çıktıkça bir alt basamaktaki halimizin yaşadıklarını unutup biz de ona bir tekme atarak çoğu zaman sisteme karşı boyun eğiyoruz. Aynen filmdeki sonlarını haketmelerine rağmen ( ve bize hepsinin bunu hakettiğine dair kesin şeyler verilmemesine rağmen karşı çıkmadılar. Margot hariç aslında o sistemi delen istisna kişileri temsil ediyor bence çünkü burada yazdıklarımı yıkan ve bunu yaparken elini kana bulayan (bunu mecaz olarak düşünün) kişiler de var.) kimsenin duruma karşı var gücüyle karşı çıkmaması gibi. Ve biz de sistemin bir parçası oluyoruz. Neyse daha fazla uzatmadan sizden tek ricam var. Ufacık bir rica. Filmi izlemeyin. Görün. Film deyip geçmeyin, görün. Anın içinde olun. Film izlenerek ziyan edilmemeli.